Herkes Cehenneme girecek! / 10.03.2021 / Kerem Önder
Loading advertisement...
Preload Image
Up next

Video title

Cancel

Herkes Cehenneme girecek! / 10.03.2021 / Kerem Önder

وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا ۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا

“İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür.” (Meryem 71)

ثُمَّ نُنَجِّى ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوا۟ وَّنَذَرُ ٱلظَّٰلِمِينَ فِيهَا جِثِيًّا

“Sonra biz, Allah´tan sakınanları kurtarırız; zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.” (Meryem 72)

“Hazret-i Peygamber, “Bedir ve Hudeybiye (savaşlarında) bulunan hiçbir müslüman cehenneme girmez” buyurdu. Bunun üzerine Hafsa (radıyallahü anh) “Allahü teâlâ, “Sizden hiçbiriniz müstesna olmamak üzere, mutlaka oraya uğrayacaktır” buyurmuyor mu?” dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de, “sen onu bırak.
Cenâb-ı Hak “Sonra takvaya erenleri kurtaracağız” da buyurmaktadır” İbn Mâce Zühd. 33 (2/1431) demiştir. Şayet “vürûd”, girmek manasına olsaydı, Hazret-i Hafsa’nın sorusu yerinde olmuş olurdu.

Abdullah b. Revâha Allahü teâlâ burada girmeden bahsetti ama, çıkmadan bahsetmedi” dedi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey îbn Revâha, vürûddan bahseden bu ifadeden sonraki, “sonra takvaya erenleri kurtaracağız” ifadesini oku” buyurdu. Bu İbn Revâhanın vürûddan girme manasını anladığını, Hazret-i Peygamber (aleyhisselâm)’in de onun bu anlayışını yadırgamadığını gösterir.

Câbir (radıyallahü anh)’den rivayet edildiğine göre, ona bu ayetten sorulmuş, o da şöyle demiştir:
“Ben Allah’ın resulünü şöyle derken işittim: “Vürûd girmektir, iyi-kötü herkes o cehenneme girecektir. Cehennem mü’minlere bir serinlik ve esenlik olacaktır. Hatta insanlar onun serinliğinden ötürü ürperip feryâd edeceklerdir” Bu görüşü benimseyenler şöyle derler: “Mü’minler cehenneme, kesin olarak hiçbir korku ve zarara uğramaksızın, hatta gıbta ve sevinç ile gireceklerdir. Çünkü Cenâb-ı Allah “O en büyük korku bunları asla tasaya düşürmez” (Enbiya, 103) buyurmuştur. Bir de âhiret mükafaat yurdu olup, teklif yurdu değildir. Gam ve hüzün ancak teklif yurdunda söz konusudur. Yine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’dan gelen sahih bir hadiste:
“Melekler kabirde, mükafat ehli kimseleri cennette müjdeler. Öyle ki o kimse cennetteki yerini görür ve öğrenir” Benzeri Buhari, Rikak,51 buyurulmuştur. Ölüm anındaki muayene (her şeyi görme) hali hakkındaki söz de böyledir. Binâenaleyh kendi halleri hakkında şüpheli olarak onların kıyamete gelmeleri nasıl düşünülür? Bu haller, ancak cehennemliklere tesir eder. Çünkü onlar cehennemlik ve ikâb ehli olduklarını bilmemektedirler.

Müminlerin Uğramalarının Hikmeti
İmdi, eğer: Müminler cehenneme girdiklerinde cehennem onlar için bir azâb yeri olmadığına göre, onların o cehenneme girmelerinin hikmeti nedir?” denilirse, biz deriz ki: Bu hususta şu izahlar yapılmıştır:
1) Onlar, kendilerinin bundan kurtulduklarını bilip anladıklarında, bu onların sevincini ve sürurunu artırır.
2) Bu, kendilerinin düşmanı olan o müminlerin cehennemden kurtulduklarını, kendilerinin ise orada ebedi kaldıklarını gördüklerinde, cehennemliklerin keder ve gamını artırır.
4) Müminler, cehennemde o kafirlerle birlikte olduklarında onlar onları susturarak, yere baktırır. Bu da böylece, kâfirlerin kederini, müminlerin de sürürünü arttırır.
5) Müminler, cehennemlikleri haşr ve neşr ile korkutarak inzâr edip onlara bu meselenin doğruluğuna dair deliller getirdiklerinde onlar o delilleri kabul etmemişlerdi. Binâenaleyh, o müminler o kâfirlerle birlikte cehenneme girdiklerinde, müminler o kâfirlere, söyledikleri hususlarda kendilerinin sadık olduğunu; haşri ve neşri tekzib edenlerin ise yalancı olduklarını ortaya koymuş olurlar.
6) Müminler o azabı gördüklerinde bu, o müminlerin cennet nimetlerinden daha fazla haz duymalarına vesile olur. Nitekim şair, “Eşya, zıtlarıyla daha fazla olarak ortaya çıkar” demiştir.

“Mü’min ve muttaki kimselerin cehenneme nasıl girdikleri, sonra da oradan nasıl çıkıp da cennete gittikleri hususu, haberlerle sabit midir?” denilirse, biz deriz ki: Hesaba çekilme işinin yerde veya arzın olduğu bir mekânda olacağı, haberlerle sabittir. Bunun böyle olduğuna, Cenâb-ı Hakk’ın, “O gün ki yer, başka bir yere… tebdil olunacaktır” (ibrahim, 48) ayeti de delâlet etmektedir. Cehennem, yere yakındır; cennet ise göktedir. Hesaba çekilme mekânında bir araya gelme işi hasıl olur. Böylece onlar oradan cehenneme girerler, sonra da Allahü teâlâ cennetlikleri yükseltir ve onları oradan kurtarır. Cehennemlikleri ise orada bırakır. “Bu, Rabbinin üzerine kati olarak aldığı, hükmettiği bir şeydir” ayetinde geçen hatmen kelimesi, birisi bir şeyi gerekli görüp vacib kıldığı zaman söylenilen deyiminin masdarıdır.” Razi Tefsir