YUNUS PEYGAMBERİN DERT VE BELA GELİNCE OKUNACAK DUASI
Loading advertisement...
Preload Image
Up next

Video title

Cancel

YUNUS PEYGAMBERİN DERT VE BELA GELİNCE OKUNACAK DUASI

Lē ilēhe illē ente subhâneke innî kuntu mine’z-zâlimîn
Yûnus Peygamberin Duası
«Zünnûn’u da hatırla. Hani öfkelenerek (halkından ayrılıp) gitmişti de kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Derken karanlıklar içinde, “Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden oldum” diye dua etti. Biz de duasını kabul ettik ve kendisini kederden kurtardık. İşte biz mü’minleri böyle kurtarırız.» (Enbiya Sûresi, 87-88)

Zünnûn, “balık sahibi” demektir. Burada Hz. Yûnus’u ifade etmektedir. Kurân’da onunla ilgili bahsedilen kıssanın özeti şudur: Hz. Yûnus’un kavmi, Allah’ın davetine kulaklarını tıkarlar. Buna kızan Hz. Yûnus, Hz. Yûnus, peygamber olarak gönderildiği kavminin yola gelmemesi üzerine Allah’ın iznini beklemeden orayı terk eder ve bir gemiye biner. Zanneder ki Allah, denizin ortasında kendisine ulaşamaz. Geminin yelkenleri açık ve rüzgâr da olduğu halde açıkta gemi durur. Gemidekiler işin farkına varırlar. “Aramızda mutlaka yanlış yapan birisi var. Onu arayalım, bulalım.” derler. Bir kura çekilir ve bu kura da Hz. Yûnus’a çıkar ve Hz. Yûnus, denize atılır. Allah-û Tealâ’nın gönderdiği çok büyük bir Yûnus balığı, Hz. Yûnus’u yutar. Hz. Yûnus, Yûnus balığının karnında, karanlıklar içinde Allah’ın nelere muktedir olduğunu idrâk ederek Allah’a yalvarır: Allah’tan kaçacağını sanarak başka birisine değil, kendisine zulmetmiştir. Bu olay, Kurân-ı Kerîm’de şöyle anlatılır:

Allahû Tealâ, onun bütün düşüncelerini bildiği için her an, her şeyden haberdardır. Çünkü ilmi ve rahmeti bütün insanları, canlıları ve cansızları, bütün boyutlarda kuşatmıştır. Allahû Tealâ’nın rahmeti ve fazlı, her şeye kâdir olan Allah’ın bir uzantısıdır. Eğer Allahû Tealâ bir dağın konuşmasını istiyorsa dağı, bir kuşun konuşmasını istiyorsa kuşu konuşturur. Dağlara da zikir yaptırır ama bunun adı artık zikir olmaz. Bu tesbihtir. Kimler Allah’ın adını “Allah, Allah, Allah, Allah…” diye söylerse, eğer bunu söyleten o varlığın iradesi değilse, Allah’ın irâdesi ise o zaman tesbih olur. Nitekim Enbiya Sûresi’nin 79. âyetinde Hz. Davut’un talebi üzerine Allahû Tealâ dağlara da kuşlara da zikrettirdiğini, yani Allah zikrettirdiği için onlara tesbih ettirdiğini ifade etmektedir.

Hz. Yûnus’un Yûnus balığının karnında iken Allah’a ettiği dua, şudur:

لآ إِلَهَ إِلاَّ أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ

Okunuşu: Lē ilēhe illē ente subhâneke innî kuntu mine’z-zâlimîn.

Anlamı: «…Senden başka İlâh yoktur. Sen, Sübhân’sın (her şeyden münezzehsin). Muhakkak ki ben, zâlimlerden oldum.» (Enbiyâ Sûresi, 87. âyetten kısmen alınmıştır)

DUA NEDEMEK çağırmak, seslenmek, davet etmek, istemek ve yardım talep etmek anlamlarına gelen dua,Allah’ın yüceliği karşısında insanın aczini ve zafiyetini itiraf etmesi, sevgi ve saygı ile O’nun lütuf, nimet ve yardımını, dünya ve ahirette nimetler ve iyilikler ihsan etmesini; üzerindeki sıkıntı, dert ve belayı gidermesini; günah, hata ve kusurlarını bağışlamasını dilemesi; yalvarıp yakarması ve O’na hâlini arz edip niyazda bulunması demektir.