HAYATIN SIRRINI ÖĞRENMEK İSTER MİSİN? / Kerem Önder
Loading advertisement...
Preload Image
Up next

Video title

Cancel

HAYATIN SIRRINI ÖĞRENMEK İSTER MİSİN? / Kerem Önder

َلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٣﴾

Hadiseler iki kısımdır: Rahmet olmadığı halde rahmet sanılan, fakat hakikatte bir azap ve belâ olan hadiseler; ve hakikatte bir lütuf, ihsan ve rahmet olduğu halde, bir azap ve ceza olduğu sanılan hadiseler.

Birinci kısma şu misali verebiliriz: Baba çocuğunu, ihmal edip, dilediğini yapacak şekilde onu terbiye etmez, öğrenmeye teşvik etmezse… İşte bu durum, görünürde bir merhamet, hakikatte ise bir cezadır.

İkinci kısmın misali ise; çocuğunu okula hapsedip, onu tahsil yapmaya zorlayan baba gibidir. Bu zahirde bir ceza sanılsa da, hakikatte bir rahmet ve merhamettir.

İnsan da böyledir. Bir insanın elinde kangren hastalığı olsa… Bu adamın eli kesilse, bu, görünüşte bir azap, gerçekte ise bir rahmet ve acımadır. Bundan dolayı aklı az olanlar, işlerin zahirine aldanırlar, gerçek akıllılar ise, işin aslına ve hikmete bakarlar.

Bunu iyice anladığında, âlemde bulunan çile, belâ, elem ve bütün meşakkatler, her ne kadar görünürde böyle olsalar da, gerçekte onların bir hikmet ve rahmet olduğunu anlarsın. Bunun özü, hikmet konusunda söylenen şu sözdür: Küçücük bir şerden dolayı, çok hayırları terketmek büyük şerdir. Buna göre, tekliflerden maksadın, ruhları bedene ait ilgilerden temizlemek olduğunu anlarsın. Nitekim Cenâb-ı Hakk:
“Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz” (isrâ, 7) buyurmuştur.

Anlatıldığına göre, birisi bir büyüğün yanına giderek, “ufak bir şeyden ötürü sana geldim” demiş. O da bunun üzerine, “önemsiz şeyler için önemsiz bir adam ara!” diye cevap vermiştir.
Buna göre, Cenâb-ı Hakk sanki şöyle demiş olur: Şayet Rahman lâfzını zikret¬mekle yetinseydım benden utanır ve benden basit isteklerde bulunman imkân¬sız olurdu. Ancak sen benim “Rahman” olduğumu bildiğin için, benden büyük şeyler istersin; ama ben aynı zamanda “Rahîm’im” o halde benden ayakkabının bağını ve tencerenin tuzunu da iste!” Nitekim Cenâb-ı Hakk, Hz. Musa’ya şöyle demiştir: “Ey Mûsâ, benden tencerenin tuzunu ve koyununun yemini bile iste!”

Allah Teâlâ Rahmân’dır. Çünkü o, kulun takat getiremiyeceği şeyleri yaratır. O, Rahîm’dir, çünkü O, kulun benzerine güç yetiremiyeceği şeyi yapar. Bu sebeple sanki Cenâb-ı Hakk şöyle demiştir: Ben, Rahmanım; çünkü sen bana atılmış bir meni teslim ettin, ben de onu sana güzel bir biçimde teslim ediyorum. Nitekim O, “Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi ne de güzel yaptı” (Ğafır 64) buyurmuştur. Ben Rahîm’im, çünkü sen bana eksik taât getirdin, Ben de sana halis bir cennet verdim.

Web / http://keremonder.com
Facebook / http://www.facebook.com/kereminden
Twitter / http://twitter.com/keremonder1
Instagram / http://www.instagram.com/kerem_onder/
SoundCloud / http://soundcloud.com/keremonder
İngilizce Altyazı Kanalı / https://www.youtube.com/keremonderenglish
Almanca Altyazı Kanalı / https://www.youtube.com/keremonderdeutsch
keremonder kerem önder hoca kerem önder fıkıh siyer hadis hayat hayatının sırrı ilim yayma ihramcızade