HAYATTAN ZEVK ALAMIYORUM DİYORSAN İZLE! / Kerem Önder
Loading advertisement...
Preload Image
Up next

Video title

Cancel

HAYATTAN ZEVK ALAMIYORUM DİYORSAN İZLE! / Kerem Önder

اِلٰهِ النَّاسِۙ ﴿٣﴾
“İnsanların ilâhına,”

Üçüncü Mesele

kelimeleri, atf-ı beyandır ve “Ebû Hafs, Ömer el-Fâruk’un sîresi” ifadesi gibidir. Binâenaleyh Aflah Teâlâ önce, kendisinin “İnsanların Rabbi” olduğunu belirtmiştir. Sonra “Rabb”, melik olabileceği gibi, olamayabileceği için, “meliki’n-Nâs” “insanların meliki” olduğunu belirtmiştir. Çünkü mesela “rabbu’d-dâr (evin sahibi), “rabbul-metâ” (bu malın sahibi) deyimlerinde olduğu gibi (“rab”, kelimesi, daha küçük manalara gelebilir). Nitekim Cenâb-ı Hak, “Hahamlarını ve rahiblerini, Allah’ın dışında rabler edindiler”(Tevbe, 31) buyurmuştur. Sonra “melik”, ilah olabilir de, olmayabilir de, işte bundan dolayı Allah Teâlâ, “ilâhi’n-nâs” (insanların ilahı) buyurarak, “ilah” olduğunu beyan etmiştir. Çünkü “ilah”lık, O’na hastır ve O’nun bu sıfatta, hiçbir ortağı yoktur. Keza Allah Teâlâ, “Rabb” ismi ile başladı ki “rabb”î tedbir ve ıslah (yönetim ve reformu) demektir. Rubûbiyyet, Allah’ın başta gelen nimetlerindendir. Çünkü O, kulunu terbiye etti (yaratıp-kendisinin bir kul olduğunu, Allah’ın ise, meliki (padişahı) olduğunu anladı. Bunun üzerine “melik” adı ile O’nu medh’ü sena etti. Sonra ibadet etmesinin gerekli ve vacib olduğunu Öğrenip, bu ibadete layık ve müstehak olanın, o ma’budu olduğunu anlayınca, O’nun ilah olduğunu anladı. İşte bundan dolayı, Allah Teâlâ, son olarak “ilah” ismini getirdi.
Keza, kulun, Rabbisinden ilk öğrendiği şey, Rabbisinin kul üzerindeki zahiri ve batını, açık ve gizli nimetlerinden dolayı, O’na itaat eden bir varlık olması (gereği)dir. İşte böyle nimetleri olan, Rabbdır. Kul, Allah’ın sıfatlarını öğrenmekden, O’nun celalini ve mahIukattan müstağni oluşunu öğrenmeye geçmeye devam eder. İşte o zaman, O’nun bir “melik” olduğunu öğrenmesi gerçekleşir. Çünkü melik (padişah), başkalarının kendisine muhtaç olduğu, ama kendisi başkalarına muhtaç olmayandır. Sonra kul, O’nu böyle tanıyınca, O’nun celal ve kibriya bakımından, anlatılanların bütün anlattıklarının üstünde olduğunu; O’nun İzzet ve azametini tanımada akıllarının hayrete düştüğü bir zat olduğunu anlar. İşte o zaman, O’nu “ilah” olarak tanır.

Nas Kelimesinin Tekrarı
Nas” (insanlar) kelimesinin tekrar edilmesinin sebebi, Allah’ın bu sıfatlarının tekrar edilmiş olmasıdır. Çünkü atf-ı beyan, daha çok açıklamaya ihtiyaç duyar. Bir de, bu tekrar, insanların çok şerefli (kıymetli) olduklarını gösterir. Çünkü Allah Teâlâ, zatını adeta, insanlar için rab, insanlar için melik ve insanlar için ilah olarak tarif etmektedir. Eğer insanlar, mahlukatının en şereflileri olmasaydı, Kitab-ı Kerîm’i, Kendisini onların Rabbi, Meliki ve İlahı olarşk tanıtma ile bitirmezdi
Allah Teâlâ bütün mahlûkatın rabbi olduğu halde burada üç âyette de, “insanlar”ın tekrarlanarak vurgulanması, onların mahlûkatın en üstünü ve en şereflisi olduğuna işarettir. Ayrıca dünyada insanları yöneten hükümdarlar, krallar ve bunları tanrı sayıp tapan kavimler geçmişte görülmüştür, bugün de farklı boyut ve tezahürlerde görülebilmektedir. Bu sebeple sûrede insanların rablerinin de, hükümdarlarının da, ilâhlarının da sadece Allah olduğuna ve yalnızca O’na sığınmak, O’na tapmak, O’nun hükümranlığını tanımak gerektiğine dikkat çekilmiştir.

* Baş örtüsünü önden bağlayarak göğüsleri açık bırakmak caiz değildir. Hangi cemaatten olursa olsun bidat işlemiş olur.

Web / https://keremonder.com
Facebook / http://www.facebook.com/kereminden
Twitter / http://twitter.com/keremonder1
Instagram / http://www.instagram.com/kerem_onder/
SoundCloud / http://soundcloud.com/keremonder
İngilizce Altyazı Kanalı / https://www.youtube.com/keremonderenglish
Almanca Altyazı Kanalı / https://www.youtube.com/keremonderdeutsch