Peygamberimizin (s.a.v.) Peygamberlik Vazifesinden Evvel Meydana Gelen Hadiseler | Kayıp Dualar
Loading advertisement...
Preload Image
Up next

Video title

Cancel

Peygamberimizin (s.a.v.) Peygamberlik Vazifesinden Evvel Meydana Gelen Hadiseler | Kayıp Dualar

Peygamberimizin (s.a.v.) Peygamberlik Vazifesinden Evvel Meydana Gelen Hadiseler

Peygamberimizin (asm) doğumundan önce ve doğumu esnasında, dünyaya gelişiyle irtibatlı olarak meydana gelen harikulade hadiselerle, peygamberlik vazifesi verilmeden evvel çocukluğunda ve gençliğinde meydana gelen hadiselerden, sahih kaynaklarda geçen birkaç numuneyi burada nakledeceğiz:

Birincisi: Peygamberimizin (asm) doğduğu gece, hem annesi, hem annesinin yanında bulunan Osman ibni Âs’ın annesi, hem Abdurrahman ibni Avf’ın annesinin gördükleri büyük bir nurdur ki, üçü de demişler: “Doğumu esnasında biz öyle bir nur gördük ki, o nur doğuyu ve batıyı bize aydınlattırdı.”

İkincisi: O gece Kâbe’deki putların çoğu baş aşağı düşmüştür.

Üçüncüsü: İran’da hüküm süren Sasaniler devletinin kralı olan Kisrâ’nın ünlü sarayı, Peygamberimizin (asm) doğduğu gece sallanarak tahrip olmuş ve on dört şerefesi düşmüştür.

Dördüncüsü: Mecusiler tarafından kutsal sayılan Sava Gölü, Peygamberimizin (asm) doğduğu gece yere batmıştır.

Beşincisi: İstahrâbâd’da bin senedir yanması devam ettirilen ve söndürülmeyen, Mecusîlerin taptıkları ateş, Peygamberimizin (asm) doğduğu gece sönmüştür.

İşte yukarıda naklettiğimiz hâdiseler işaret ediyor ki, o yeni dünyaya gelen Zât (asm), ateşperestliği kaldıracak, Fars saltanatının sarayını parçalayacak, Allah’ın izni ile olmayan şeylerin kutsal sayılmasını men edecektir.

Altıncısı: Peygamberimizin (asm) doğumuna elli iki gün kala meydana gelen ve Kur’an’da da Fil suresinin nazil sebebi olan meşhur Fil hadisesidir. Kâbe’yi tahrip etmek için, Habeş Krallığına bağlı Ebrehe namında Yemen Valisi gelip, Mahmud ismindeki büyük bir fili öne sürerek Kâbe’yi yıkmak için Mekke’ye doğru yola çıkmış. Mekke’ye yaklaşınca fil artık yürümemiş. Ne yapmışlarsa fili hareket ettirememişler. Ardından ebâbil kuşları üzerlerine taş yağdırarak orduyu mağlûp etmiş ve kaçmak zorunda kalmışlardır. Bu hadise, tarih kitaplarında detaylarıyla anlatılmakla beraber çok meşhurdur.